13 Haziran 2021 Pazar

KANGAL KÖPEKLERİ HAKKINDA BİLGİLER


                 KANGAL KÖPEGİ

1. KANGAL ÇOBAN KÖPEĞİ TARİHÇESİ

🔹İlk rivayete göre, Hint Mihracesi tarafından Osmanlı Padişahına bir Köpek Hediye edilir. Bu padişah Muhtemelen Yavuz Sultan Selimdir. Hediye edilen köpek Kangalın Sivas İli, kangal İlçesi, Delikbaş Köyü yakınlarında kaybolur. Köpek, tüm aramalara rağmen bulunamaz. Kangal Köpeğinin bu kaybolan köpekten türediği şeklindeki rivayet Kangal Köpeğinin kökenini de Hindistan olarak kabul eder.

🔹Diğer bir rivayet ise Kangal Köpeğinin kökeninin Anadolu olduğunu söyler. Eski Anadolu uygarlıklarının vahşi hayvanlardan korunmak için arslan gibi güçlü ve iri yarı olan bu köpekleri kullandıkları söylenmektedir. Evliya Çelebide Seyahatnamesinde Kangal Köpeklerinden bahsetmektedir. O da bu köpeklerin arslan kadar güçlü ve cüsseli olduğunu yazmaktadır. Doğan Kartay hem kendi kitabında hem de 1. Uluslar Arası Kangal Köpeği Sempozyumunda sunduğu bildiride, Kangalların, Osmanlı Döneminde Yeniçeriler tarafından hem askeri işlerde hem de savaşlarda kullanıldığından bahsetmektedir. Kartayın bildirisinde, Romalılarda arslan sözcüğünün karşılığı olan Samson kelimesi Anadolu’da Samsun olarak benimsendiğini ve Kangalların arslana benzetildiği için Kangalları kullanan birliğe Samsoncular dendiğini söylemektedir.( Söylenen bilgilerin net bilgi olmadığını bildirmek isterim )
 
2. GENEL ÖZELLİKLER

Dünyada emsali görülmemiş bir köpek türü olan Kangal Çoban köpekleri, Türkiye'de ve yabancı devletlerde haklı bir üne sahiptir. Kangal Çoban Köpekleri çok cesur, gayet hızlı ve çeviktirler. Kadın ve çocuklara karşı gayet uysal, kötü niyetli kişilere karşı son derece saldirgan olan Kangal köpekleri çok zeki, ön sezileri kuvvetli ve sahibine aşırı bağlıdırlar.
 
Kangal Çoban Köpekleri görevlerine çok sadıktırlar. Şöyle ki; dağda sürüden ayrılan veya geride kalan koyunun başından günlerce aç ve susuz beklediği söylenmektedir.
 
Kangal Çoban Köpeğine sahip çiftçilerin en büyük gurur kaynağı köpeklerinin kurt boğmalarıdır. Kurt boğan köpeğe sahip olmak onlar için bir ayrıcalık ve övünç kaynağıdır.
 
Yüzyılların ihmaline rağmen ne ırk vasıflarından ne de yüksek ruh yapısından en ufak bir taviz vermemiştir. Kan asaletine çok bağlıdır. Doğada serbestken bile başka bir karnivorla çiftleşmesi mümkün değildir. 1975 yılında askeri amaçla eğitime alınmış ve asırlardır bu yönde eğitim gören köpek türlerinden çok daha yetenekli olduğunu kanıtlamıştır.
 
3. IRK ÖZELLİKLERİ

🔸Burun Ağız Yapısı

🔹Ağız burun yapısı kısa küt çene kuvvetlidir. Dişler sivri ve sağlam, dudakları sarkıktır. Göz, kulak, ağız etrafı ve burun üstüne kadar siyahtır.

🔸Gözler

 🔹Kafatasına göre oldukça küçük yuvarlakça olup altın ve kahverengi arasında bir renktedir. Göz etrafı siyahtır. Bakışlar canlı ve asildir.

🔸Kulaklar 

🔹Orta boyda üçgen şeklinde, uçları yuvarlak, kafasına yapışık ve sarkıktır.
Kafanın ve Göğüsün Görünümü: Önden bakıldığında aslanı andırır. Kafa iri, güçlü bir boyun ile desteklidir.

🔸Boyun

🔹Hafifçe eğik, güçlü ve adaleli, orta boyda, oldukça ayrık, düz, kalın kemikli, ayak bilekleri kuvvetli ve uzundur. Ön göğüs arkasına göre daha geniş ve omuzlar adalelidir.

🔸Gövde 

🔹Gövde baştan sonra bir kare şeklindedir. Vücut güçlü, adaleli, hiçbir zaman şişman değildir. Dirsek hizasına kadar göğüs derin, karin hafifçe içine çekiktir.

🔸Bacaklar 

🔹Bacaklar güçlüdür. Ön bacaklar arka bacaklara göre daha güçlüdür. Ayaklar iri yapılı, kuvvetli, parmak bombeli ve siyahtır.

🔸Kuyruk 

🔹Oldukça yüksek olup, rahat durumda iken düşük ve kıvrık, uyarıldığı zaman sırt üzerinde yüksek ve kıvrıktır.

🔸Vücut Rengi 

🔹Bozdan çelik rengine kadar olabilir. Göğüste beyaz bir madalyon bulunabilir.

🔸Post 

🔹Sık bir alt post üzerinde kısa ve yoğun bir tüy yapısına sahiptir.

🔸Ağırlık

🔹Erkeklerde 50 - 60 kg , Dişilerde 41 - 59 kg

4. DÖL VERİM ÖZELLİKLERİ

 🔸Kangal köpeklerin de Kızgınlıklar dönemleri tüm yıla yayılabilir. Kangal köpeklerinde kızgınlık dönemleri daha çok ilkbahar, yaz ve kış mevsiminde görülür. Kızgınlık gösterme oranı Bu oran bakım beslenme şartları ile çok etkilendiğinden % 64 ile % 94 arasında değişir.

🔸Kangal köpeklerin de östrus siklusu 180 gün civarında olup Bu köpek ırkında ilk kızgınlık yaşı 8 aylık dönemlerde başlamaktadır. Gebelik oranı da bakım ve beslenme farklılıklarından dolayı % 64 ile % 94 arasında değişir.

🔹Kangal köpeklerinde bir doğumda ortalama yavru sayısı 7 - 8 civarında olup 
ölü doğum oranı % 2 ile % 14 arasında değişmektedir. Çoklu doğum tipinin artışı ile birlikte ölü doğum oranı da artmaktadır.
🔸Bir buçuk yaşındaki bir erkek köpek ilk çiftleşme için ideal yaşa gelmiş sayılır. Bu yaşta erkek Kangal köpeğinin yapısı tam olarak gelişmiştir. Dişiler için uterusun gerekli büyüklüğe ulaşacağı 2. veya 3. kızışma dönemine kadar beklenmesi tavsiye edilir. 

🔸Dişiler yaklaşık 180 günde bir kızışma dönemine girerler. Cinsel dürtü daima erkek köpekte görülürse dişinin kızışma döneminde huzursuz olup alışık olmadığı hareketler yapar. Vulva şişer ve birkaç gün içerisinde bol ve kanlı, özel kokulu vajina akıntısı başlar. Bu koku erkekleri yüzlerce metre uzaktan etkileyebilecek niteliktedir.bıraktığı kokulu bu salgı sayesinde erkek harekete geçer. Verimli bir çiftleşme sağlamak için en uygun zaman 2. haftanın sonuna doğrudur. Bu sırada dişi köpek kendisine yaklaşan erkek köpeklerden seçtiğine uygun karşılık verir. Bu sırada ovulasyon tamamlanmış olur. Çiftleşmeden emin olmak için çiftleşmeyi takip eden 24 ile 48 saat sonra tekrarlamak gerekir. Üreyebilme yaş ilerledikçe azalır. Önce dişi de, sonra erkekte kaybolur.

 
5. GEBELİK VE DOĞUM

Kangal köpeklerinde gebelik süresi 58 - 63 gündür. Gebeliğin 5. haftasından sonra köpeğe ağır ve yorucu görev verilmemelidir. Gebe köpekler çok soğuk ve sıcaktan korunmalı, koşmalarına ve atlamalarına izin verilmemelidir. Ayrıca soğuk su, donmuş gıda, ekşimiş ve küflü gıdalar verilmemelidir. 

🔸Dişinin huzursuzluğu, iştah kaybı, vücut ısısının 37 dereceye düşmesi ve göğüslerinden sarımsı bir sıvının akması doğum anının yaklaştığını gösteren belirtilerden bazılarıdır. Gebe köpek genellikle çevrede topladığı bazı eşyalar ile önceden hazırladığı yerde doğumunu yapar.
 
🔸Yavrular birkaç dakika ile bir saat arasında değişen düzensiz aralıklarla gelirler. Köpeğin doğurma çabalarının boşa çıktığı açıkça anlaşılmadığı sürece telaşa gerek yoktur. Böyle bir durumla karşılaşıldığında Veteriner hekime başvurulmalıdır. 

🔹Doğum süresi 8 saat hatta daha da fazla sürebilir.
 

6. BESLENME

6.1. Gebe ve Laktasyondaki Köpeklerin Beslenmesi

Köpeklerde fötüs, uterus, plesanta ve memelerdeki en büyük gelişme toplam 9 hafta süren gebeliğin son üç haftasında meydana gelir. Gebeliğin ilk dört haftasında normal beslenmeye devam edilmeli, beşinci haftadan itibaren azar azar miktar arttırılmalıdır.
 
Fazla sayıda yavru taşıyan gebe Kangal köpeklerinde gebeliğin son 7 - 10 gününde iştahsızlık oluşabilmektedir.Gebelik süresince enerji gereksinimi ortalama % 20 artar. Gebelik ve doğum sırasında taze karaciğer, haftada iki - üç defa 15 - 30 gr miktarında verildiğinde oldukça etkili bir takviye yapılmış olacaktır.Keza protein düzeyinin % 2 - 4 oranında arttırılması yavrularında daha güçlü olmalarını sağlar.
 
🔸Süt salgısı 5. - 6. haftaya kadara artar, sonra azalır. Laktasyon döneminde normal bir süt verimi için ana optimum düzeyde beslenmelidir. Gıda alımı doğumdan sonra artarak, doğumdan 3 - 4 hafta sonra maksimuma ulaşır.

 6.2. Yavru köpeklerin Beslenmesi

🔸Yavrular 6 haftalıkken sütten kesilir yada analarından ayrılırlar. Ancak yavrular en az 6 - 7 aylık olana kadar süt verilmeye devam edilmelidir. Sütten kesme belli aralıklarla analarından uzaklaştırılarak yavaş yavaş yapılmalıdır. Bu yaştan önce dişler tam olarak gelişmediği için sert yiyeceklerden kaçınılmalıdır.

🔸Bununla birlikte ananın sütü yoksa veya yavru sayısı fazla ise eniklere ilave beslenme uygulanmalıdır. Bu amaçla; inek sütü, krema, yumurta sarısı, kemik unu ve vitamin takviyesi yapılabilir. Fakat bu işlem oldukça zahmetlidir. Zira sütün her öğünde taze olarak hazırlanması gerekir. Bunun yerine ticari yavru köpek mamaları, ılık suda eritilerek verilebilir.
Yavrular 3 haftalık olduklarında, ana sütüne veya süt ikamelerine ilaveten çeşitli yiyeceklere alıştırılmaya başlanır. Bu yiyecekler ilk önce lapa halinde olmalıdır. Ve yavaş yavaş et, karaciğer, kaynatılmış yumurta ile desteklenmelidir. Ayrıca, ticari yavru mamaları sütle ıslatılarak verilebilir.

🔸Yavrular sütten kesildikten sonra sindirilme derecesi ve biyolojik değeri yüksek protein, yeterli vitamin ve kalsiyum içeren, kalsiyum-fosfor oranı uygun olan maddelerle beslenmelidir.

6.3. Genç köpeklerin Beslenmesi

🔸Genç köpeklerde 3 aylık olana kadar günde 4 - 5 kere, 3 - 5 ay arasında 3 kere, 5 - 10 ay arasında 2 kere, daha sonra bir veya 2 kere mümkün olduğunca aynı saatlerde mama verilir. Büyüme çağındaki köpeklere ihtiyaçlarından fazla mama verilmemelidir. Çünkü çok hızlı büyüme iskelet bozukluklarına yol açabilir. Bunun için canlı ağırlık artışı düzenli olarak kontrol edilmeli ve büyüme oranına göre diyet düzenlenmelidir. Dokuz aylık yavruların günlük mama tüketimleri, ergin köpeklerinkinden yaklaşık % 10 fazladır.

6.4. Yetiskin Köpeklerin Beslenmesi

🔸Yetişkin Kangal köpekleri günde bir defa hep aynı saatlerde beslenmelidir. Orta boy bir köpek için yaklaşık 2 kg'lık bir diyet düzenlenir. Böyle bir diyetin yaklaşık 1/3 'ü et, 1/3 ü tahıl ve sebze karışımı 1/3'ü de su şeklindedir. Diyetin miktarı hayvanın canlı ağırlığına, kondisyonuna ve yaptığı işe göre ayarlanmalıdır. Örneğin köpek zayıf ise ya da fazla çalışıyorsa ilave olarak bir miktar süt, 1 yumurta, bir miktar sebze veya tahıl verilmelidir.
 
🔸Yetiskin köpeklerde halk arasında yal denilen arpa ununun sıcak su ile hamur haline getirilmesiyle elde edilen mamülden günde 2 kg kadar verilir. Buna ilaveten günde 25 gr. et, haftada 3 kere haşlanmış ve fazla sert olmayan kemik verilir.

7. GÜNLÜK BAKIM

🔸Özellikle dışarıdaki kulübelerde barındırılan, bekçilik gibi görev yapan köpeklerin, sağlığını korumak için Tımar denilen temizliğin her gün bir defa uygulanması gerekir.
 
🔸Köpek çok kirlenmemişse ayda bir kez yıkanmalıdır. Yıkama köpeğin kuyruğun- dan başlar, başına doğru devam eder. Bu sırada kulaklar ve göze sabun kaçmamasına dikkat edilmelidir. Kulaklar yıkama esnasında pamukla tıkanmalıdır. Bir köpeğin sağlığı bazı organlarına bakılarak kolayca anlaşılır.

🔸Hayvanların genel temizlik ve sağlık durumlarına rutin olarak bakılması ve gerek görüldüğü durumlara Veteriner Hekime gösterilip danışılmasi gerekmektedir.

11 Haziran 2021 Cuma

HAMİLE VEYA EMZİREN KEDİNİZİN BAKIM VE BESLENMESİ NASIL OLMALI


HAMİLE VEYA EMZİREN KEDİNİZİN BAKIM VE BESLENMESİ NASIL OLMALI

🔸Hamilelik yalnızca insanlarda değil tüm canlı türlerinde özel bakım gerektiren önemli bir süreçtir. Hamile kediler de bu sebeple bu süreçte farklı bir beslenmeye ihtiyaç duyar. Hamileliğin tüm dönemlerinde ve emzirme sürecinde doğru bir beslenme programı uygulayarak ve anneye sakin bir ortam sunarak hem anne kedinizin hem de yavru kedilerin daha sağlıklı ve güvende olmasını sağlamalısınız. Bu yazımda hamile ya da emziren kediniz ve onun  ponçik yavrularının ihtiyaç duyduğu tüm bilgileri ve  anne ya da yavru kediler için doğru bakım ve beslenme programını anlaşılır bir dilde anlatacağım.

HAMİLE KEDİNİZİN BESLENMESİ NASIL OLMALI

🔸Hamile olan bir kedi birçok ihtiyacını kendi kendisine giderebilecektir. Karnındaki yavruların güveni için kendi sağlığına dikkat edecektir ve sürekli kendini korumaya alacaktır. Kediyi sahiplenmiş olan kişinin bu süreçte dikkat etmesi gereken şeyler kedinin beslenme noktası olacaktır.

🔸Hamilelik süreci sadece kedinizin bedeninde değişikliklere sebep olmakla kalmaz, aynı zamanda ihtiyaç duyduğu besin miktarını da değiştirir. Kedilerin hamilelik dönemi 60-70 gün sürdüğü için süreç günlük olarak değişir, gebeliğin her yeni haftasında annenin harcadığı enerji miktarı artar. Bu yüzden bu enerji miktarını karşılayabilecek protein ve yağ oranına sahip bir özel  beslenme programı hazırlamanız önem taşır. 
🔸Bu süreçte kediniz yağ, protein ve kalsiyum içerikli bir beslenmeye ihtiyaç duyar. Özellikle yağlı mamalar hamileliğin ilk döneminde kedinizin bedenini yavrulara hazırlar ve protein enerji alımına katkı sağlarken kalsiyum desteği sürecin daha kolay geçmesini sağlar. Dolayısıyla mama miktarını yavaş yavaş artırmak, yağ ve protein açısından zengin bir mamaya geçiş yapmak hamile kedinizin beslenme sürecini oluşturmak için atabileceğiniz önemli adımlardır.

🔸Güvenilir markalar tarafından üretilen hamile ve yavru kedi mamaları, bu üç içeriği en dengeli ve besleyici şekilde kedinize sunar. Ancak kediler alışkanlıklarına sadık canlılardır. Bu yüzden can dostunuz yeni mamaya hemen alışmakta güçlük çekebilir. Bu yüzden yeni ve eski mamayı karıştırarak adaptasyon sürecini kolaylaştırabilir ve beş gün ile bir hafta sonra tamamen yeni mamaya geçebilirsiniz.

MAMA SEÇİMİ YAPARKEN NELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ

🔸Mama seçimi yaparken ise dikkat etmeniz gereken üç önemli unsur vardır:

 1-) Mamanın protein ve yağ oranı, aşırı yağlı bir mama kedinizin aniden fazla kilo almasına sebep olabilir.
2-) Kolay sindirilebilir olması, sindirim problemi yaşayan kedilerde bağırsak ve mide sorunlarına yol açabilir.
3-) Son kullanma tarihi bir hayli önemlidir. Son kullanma tarihine az kalmış bayat mamalar kedinizin iştahını azaltabilir, tarihi geçmiş olanlar ise sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir, besin değerinin tam karşılanmamasına sebep olabilir. 
🔸Bu üç önemli unsuru karşılayan mamalar ise içeriği zengin kaliteli yavru kedi mamalarıdır. O yüzden bu süreçte hem anne hem yavrular için üretilen yavru kedi mamalarından faydalanabilirsiniz. Eğer birden fazla kediniz hamileyse ya da sokak canlarına bakıyorsanız bütçe dostu mamalara da yönelebilirsiniz.

🔸Ancak kedinizin aşırı kilo almamasına dikkat etmelisiniz. Aşırı kilolu ya da obez olan kedilerin doğumu çok daha zorlu geçebilir ve doğum sonrasında bu kilolar bedene yerleşip kalabilir. Bu yüzden mama artırımını tedbirli bir şekilde yapmalısınız. Kediniz zaten aşırı kilolu değilse hamilelik öncesindeki kilosunu baz alarak maksimum %40’lık bir kilo artışı yaşamasını sağlamalısınız. Hamileliğin beşinci haftasından itibaren günlük mama porsiyonunu %25 oranında artırabilir ve bedeninin harcadığı enerjiyi bu şekilde karşılayabilirsiniz.

DOĞUM YAKLAŞTIĞINDA YAPILMASI GEREKENLER

🔸Doğumun yaklaşmasıyla birlikte kedinin en çok yardıma ihtiyaç duyacağı zamanlar başlayacaktır. Örneğin doğumun yapılacağı yerin belirlenmesinde hamile kediye yardımcı olunabilir. Kedi için doğum yatağı hazırlanabilir. Bu yatağın etrafının kapalı olması kediyi daha güvende hissettirecektir. Yatağa yumuşak bir battaniye veya polar gibi yumuşak bir şey koymanız iyi olacaktır. 
🔸Kedi için kutu veya kap gibi etrafı ve üstü kapalı olacak şekilde bir doğum yeri de hazırlanabilir. Bunda da dikkat edilmesi gereken kutunun veya kabın temiz olması ve içine yine yumuşak bir battaniye vb. konulmasıdır.

🔸Kedi için doğum sırasında kendini güvende hissetmesi çok önemlidir. Bunun için hamile kedi sahiplerinin yapması gereken şey; sessiz, sakin, güvenli, az kalabalık olan yerler tercih etmektir. Kedinin böyle bir alanda doğum yapması kedinin ve yavrularının sağlığı için hayati bir önem arz etmektedir. 

🔸Doğum için hazırladığınız yerin doğum yapan kedi tarafından kullanılmaması da söz konusu olabilmektedir. Kedi sizin hazırladığınız yerden daha güvenli bir yer bulması durumunda orada doğum yapması çok normaldir. Kedi için bu güvenli yerler; elbise dolabı, yatak altı gibi yerler olabilmektedir. Bu durumda doğumdan sonra kedinizin yavrularını ve kediyi hazırlamış olduğunuz yere taşıyabilirsiniz. Doğum esnasında sizin yapmanız gereken tek şey doğum yerini hazırlamak veya yerin en sağlıklı şekilde olmasına ön ayak olmaktır. Kediniz doğum sürecini tek başına halledebilecek yeterliliktedir. Aksi durumlarda ise veteriner kontrollü doğumların daha sağlıklı olacağını söyleyebilirim. 

DOĞUM SONRASI ANNE KEDİ BESLENMESİ
🔸Hamilelik döneminde kedinizi belirli saatlerde besleyerek kilosunu dengede tutmayı başardıysanız bu düzeni emzirme döneminde de sürdürmeye özen gösterebilirsiniz ancak emziren kedilerin harcadığı enerji miktarı gebelik sürecinden çok daha fazla olacaktır. 

🔸Emzirme döneminde kedinizin enerjiye çok daha fazla ihtiyacı olur ve bu enerjiyi de ancak tükettikleri gıdalar aracılığı ile karşılayabilirler. Dolayısıyla yüksek oranda protein ve kalsiyum içeren mama çeşitlerinin tercih edilmesinde fayda var. Bununla birlikte karbonhidrat ve yağ içeren mamaları tercih etmelisiniz. Bu sayede kedilerin emzirme döneminde de enerji ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olabilir ve yavrularını sağlıklı bir şekilde emzirebilmesini sağlayabilirsiniz.

🔸Elbette mama tercihi yaparken kolay sindirilebilen gıdalara öncelik vermeniz gerekir. Hamilelik dönemi kedilerin sindirim sistemlerinin değiştiği bir zaman dilimidir ve doğumdan sonra da çeşitli sindirim problemleri yaşayabilirler. Sindirim problemleri ortadan kaldırmak için kolay sindirilen gıdalar vermeniz çok büyük bir önem taşıyor

🔸Kedinizin her zaman mama kabında yiyebileceği kadar mama olmasına özen gösterebilir, mamanın yanında daima bol, temiz içme suyu bulunmasını sağlayabilirsiniz. Bununla birlikte kedinizin su alımını arttırmak için yaş mamalardan destek alabilirsiniz.

🔸Beslenme programının yanı sıra anne ve yavru kedilerin huzurlu hissetmesi de sağlık açısından çok önemlidir. Onlara güvenli, sessiz ve sevgi dolu bir yuva sunarak hem hamilelik hem de emzirme sürecini daha kolay yaşamalarını sağlayamiş olacaksınız.
 
🔸Kedinizin davranışlarını iyi okuyarak yavrulara nasıl davranmanız gerektiği konusunda anneden ve veteriner hekiminizden tavsiye alabilirsiniz. Bazı anneler daha kıskanç bir tutumda olabilirken bazıları yavruları size göstermek için çaba sarf edebilir. Böyle durumlarda annenin tercihine saygı duymalı ve her zaman anneye yardımcı olmayı ihmal etmemeye özen göstermelisiniz.

YENİ DOĞAN YAVRULARIN BESLENMESİ

🔸Anne kedinin beslenme düzeni kadar yavru kedilerin beslenme düzeni de çok önemlidir. Eğer annenin sütü yeterli değilse anne sütü ikameleri kullanarak yavruların beslenmesini sağlayabilirsiniz. Kimi zaman yavrulardan bazıları daha ufak kalabilir ve eşit beslenemeyebilir. Beslenemeyen yavruların da yeterince anne sütü alması için annenin memelerinin tıkanmamasına dikkat etmelisiniz. Emzirme saatlerini takip edebilir ufak kalan yavruları memeye ulaşmaları için yönlendirebilirsiniz. 
Tüm yavruların anneyi eşit miktarda emdiğinden emin olmaya çalışabilirsiniz. 

🔸Yavru kedileriniz yaklaşık iki aylık olana kadar anneden süt emmeye devam etmelidirler, Kediler yavrularını erken bırakırsa ya da yavrular annelerinden zamanından önce ayrılırlarsa bu durumun yavru kedi sağlığı açısından ciddi sorunlar doğurabileceği bilinmektedir. 

🔸Kolostrum ve anne sütündeki besinler kemik gelişiminde, göz sağlığında, iç organların gelişiminde belirleyici role sahiptir. Yavru kedinizin bağışıklık sisteminin gelişmesi ve vücut fonksiyonlarının sorunsuz bir şekilde çalışması için anne sütü yeterince alması çok  önemlidir. 


EMZİRME DÖNEMİNDEN SONRAKi BESLENME 

🔸Emzirme döneminin sona ermesiyle birlikte kedinizin diyetini yaşına ve ihtiyaçlarına uygun şekilde düzenleyebilirsiniz.

🔸Eğer yavru kediniz  annesinden yada süt tozu ile  4-6 haftaya kadar beslediyseniz, artık yavaş yavaş kuru mama ve yaş mamalara geçiş yapabilirsiniz. Yavruları beslediğiniz mamanın yavruların tüm besin ihtiyaçlarını karşılayan, ağızlarına uygun kolay yenebilir, fiziksel gelişimlerine destek olan yavru kedi maması olmasına dikkat etmelisiniz. Bununla birlikte yavru kedilere uygun yaş mamaları da beslenme düzenine dahil etmeye başlayabilirsiniz.

🔸Bunun için, 1 aylık olduktan sonra küçük tanecikli ve kısmen yumuşak kuru mamalar verebilirsiniz. İlk kez mama yemeye başladığında mamayı biraz su ile ıslatabilirsiniz. Bu sayede kediniz mamasını daha kolay bir şekilde tüketecektir. Burada dikkat etmeniz nokta ise ıslatılmış mamanın 15 dakikadan daha fazla açıkta durmaması gerektiğidir. Aksi halde mamanın üzerinde bakteri oluşabilir.
Bir diğer seçenek ise kedilere yaş kedi maması vermektir. Bu mamalar özel soslar ve et parçacıkları içerdiği için kediler tarafından sevilerek ve oldukça kolay bir şekilde tüketilebilir.


🔸 Bu dönemi atlattıktan sonra kediniz hala yüksek oranda protein ve kalsiyum içeren mama ile beslenmeye devam ederse kilosunda artış görülebilir. Bu Durumda  kedinizin kilosu arttıysa veterinerinize danışarak diyet bir mama kullanabilir, kilosu normal seyrinde ise hamilelik öncesinde kullandığı mamasına dönebilirsiniz.

10 Haziran 2021 Perşembe

KEDİLERDE TAURİN EKSİKLİĞİ VE ÖNEMİ


KEDİLERDE TAURİN EKSİKLİĞİ VE ÖNEMİ

🔸Taurin, beyinde, kalpte, retinada ve kaslarda bulunan kükürt amino asittir.
Kedi beslenmesi söz konusu olduğunda taurin ve kedilerde taurin eksikliği gibi konulardan bahsetmeden geçmek pek mümkün değildir. Normal görme, sindirim, kalp kası fonksiyonu, normal gebelik ve fetal gelişimin sürdürülmesi ve sağlıklı bir bağışıklık sisteminin korunması taurin kediler için hayati öneme sahip bir amino asittir ve eksikliği onarılamaz problemlere yol açabilmektedir. 

🔸Pek çok hayvan türü ihtiyaç duyduğu taurini yeterli oranda sentezleyebilirken maalesef kediler için durum biraz farklı gelişmektedir. Kedilerin taurin sentezleme yetenekleri sınırlıdır ve önemli bir bölümü dışarıdan karşılanmak zorundadır. Taurin vücut tarafından depolanamadığından sürekli olarak dışarıdan gıda takviyesi yolu ile veya hayvansal protein kullanılan kaliteli kuru veya yaş kedi mamaları ile karşılanmalıdır.

TAURİN NEDİR VE NE İŞE YARAR

🔸Taurin yukarıda da belirttiğimiz gibi hemen hemen tüm proteinlerin yapı taşlarından olan bir amino asit türüdür ve kediler için esansiyeldir. Yani kedilerin metabolizması taurin üretemediğinden dışarıdan alınması zorunlu demektir. 

⛑️ Yalnızca hayvansal kökenli protein kaynaklarından temin edilebilir.

🔸Taurin kedilerde bir çok işlev sırasında kullanılmaktadır. Bunlardan en çok bilineni kalp işlevlerinde ki etkisidir. Oysa bunun dışında en önemli işlevlerinden birisi retinal dejenerasyon üzerindeki etkisidir. Ayrıca sindirim sistemi, safra tuzu oluşumu, kolesterol regülasyonu, üreme sistemi, metabolik bozukluklar ve immun sistem sorunları gibi bir çok alanda ihtiyaç duyulur.

🔸Vücuttan idrar ve dışkı ile atılmaktadır. Ayrıca emzirme dönemindeki kediler tarafından sütle de atılabilmektedir. Kedilerde taurin eksikliği nedeni ile oluşabilecek problemler bir anda ortaya çıkmaz. Taurin eksikliğinin şiddetine bağlı olarak bir kaç ay içerisinde yavaş yavaş etkilerini göstermeye başlar. Bu nedenle bir çok vakada durumun farkına varıldığında oluşan hasarın geri dönüşümünü sağlamak pek mümkün olmayabilir.

KEDİLERDE TAURİN EKSİKLİĞİNİN NEDENLERİ

🔸Taurin içermeyen kedi mamaları ile köpek mamaları ve ev yemekleri taurin eksikliğinin en önemli nedenleridir.
Kedilerde Taurin Eksikliği Nedenleri
Taurin eksikliğinin en önemli nedeni beslenme sırasında yeterince taurin alınmamasıdır. Son yıllarda üretilen bir çok kaliteli kedi maması yeteri düzeyde taurin içermektedir. Ancak yeterince taurin içermeyen köpek maması ile beslenen kediler, yeterince taurin içermeyen kedi mamaları ile beslenen kediler veya ev yemekleri ile beslenen kedilerde görülme sıklığı daha fazladır.

KEDİLERDE TAURİN EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ

🔸Taurin eksikliğinin klinik belirtilerinin gelişmesi yavaştır. Kedinin yaşam evresine bağlı olarak semptomların ortaya çıkması birkaç ay sürebilir.

🔸İlerlemiş vakalarda ilk fark edilen semptomlar halsizlik, iştahsızlık ve depresyondur. Kalpte gelişen sorunlara bağlı olarak aritmiler, tromboemboli, kısmi veya tam felçler görülebilir. Gecikilmiş vakalarda hastadaki görme bozukluğu dikkat çekebilir. Hamile kedilerde yavru atma veya doğan yavrularda büyüme geriliği dikkatle araştırılmalıdır. Sebebi bilinemeyen ishaller ile şeker probleminin altında yatan nedenler araştırılırken taurin eksikliği de göz önünde tutulmalıdır.

🔸Taurin seviyeleri eksikse, gözlerin retina hücreleri sonunda dejenere olur ve görüşü bozar. Bu durum, düz taurin retinopatisi veya daha yaygın olarak kedi santral retinal dejenerasyonu (FCRD) olarak adlandırılır . Taurin eksikliği ayrıca kalpteki kas hücrelerinin zayıflamasına yol açarak dilate kardiyomiyopati (DCM) adı verilen bir duruma neden olur .

🔸Ayrıca DCM’li hastalarda konjestif kalp yetmezliği gelişimi mümkün olduğundan hırıltılı solunum veya nefes almada ciddi güçlük çekilmesi dikkate alınmalıdır.

KEDİLERDE TAURİN EKSİKLİĞİ SONUCU

🔸Kedilerde taurin eksikliği geri döndürülemez hasarlara ve hatta ölüme bile neden olabilir. Özellikle taurin eksikliği nedeniyle gelişen kalp hastalığı ve görme bozuklukları en önemli problemler arasındadır.

Kedilerde Taurin Eksikliği Nelere Sebep Olur?

🔸Kedilerde taurin eksikliği bir çok farklı etkilere neden olsa da en bilinenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.

1-)RETİNA DEJENERASYONU

🔸Taurin eksikliğinin şiddetine bağlı olarak yavaş gelişir. Eğe uzun süre fark edilmezse kalıcı körlüğe neden olabilir. Fark edildiği andan itibaren yapılacak olan taurin takviyeleri retinal dejenerasyonu yavaşlatabilir ve hatta durdurabilir. Ancak retinal dejenerasyonun yarattığı hasarları maalesef geri çeviremez. Eğer hasar sonucu körlük gerçekleşmiş ise hasta hayat boyu kör olarak kalır.

2-) DİLATE KARDİYOMİYOPATİ ( DCM )

🔸Dilate kardiyomiyopati ventriküler kasları etkileyen bir kalp hastalığıdır. Ventriküler odacıkların genişlemesi sonucu kasılma yeteneğinin azalması veya yetersizliği ile karakterizedir. Kısaca kalpteki kan yeterince hızlı bir şekilde damarlara pompalanamaz.

🔸Geçmiş dönemlerde daha sık görülen dilate kardiyomiyopati, son yıllardaki mama içeriklerinde yeteri miktarda taurin bulunması ve hazır mama ile beslenmenin yaygınlaşması sonucu daha az görülmeye başlanmıştır. Özellikle Birman, Maine Coons, Siyam Ragdolls, Abyssinian gibi kedi ırkları DCM’ye daha yatkındırlar. Bu nedenle bu ve benzer ırkların beslenmesine özellikle dikkat edilmeli ve gerekirse veteriner hekim tavsiyesini de alarak mamalarına taurin ilavesi yapılmalıdır.

🔸Dilate kardiyomiyopatiyi tedavi etmek için taurin kullanıldığında, hastalık erken evrelerinde yakalanırsa taurin takviyesi genellikle etkilidir. Taurin takviyesi retinal dejenerasyonun ilerlemesini yavaşlatabilir veya durdurabilir, ancak genellikle hasarı tersine çevirmede başarılı değildir.

3-) ÜREME SORUNLARI

🔸Gebe hayvanlarda ki taurin eksikliği yavru büyümesinde yavaşlık, büyüme geriliği, anomali ve yavru atma gibi sorunlara yol açabilir. Ayrıca taurin eksikliği nedeniyle, doğan yavrularda büyümenin yavaşlaması ve kolay kemik kırıklarının oluşması gibi etkilerde gözlenebilir.

🔸Yukarda sayılan sorunların dışında taurinin yetersizliği halinde;

 🔹Diş kayıpları, 
🔹Bağışıklık sistemi bozuklukları, 
🔹Şeker gibi metabolik hastalıklar,
🔹Aşırı tüy dökülmesi gibi sorunlarda görülebilir.

KEDİLERDE TAURİN EKSİKLİĞİ TEŞHİSİ

🔸Semptomların geçmişi ve kedinizin düzenli olarak yediği diyet türü de dahil olmak üzere, kedinizin sağlığı hakkında kapsamlı bir geçmişe sahip olmanız gerekecektir. Ayrıntılı bir öykü aldıktan sonra, veterineriniz kediniz üzerinde tam bir fizik muayene yapacaktır. Fizik muayene sırasında, ilgili veteriner kedinizin kalbini kapsamlı bir şekilde inceleyecektir.

🔸Rutin laboratuvar testleri tam kan sayımı (CBC), biyokimya profili ve idrar tahlilini içerecektir. Bu testlerin sonuçları, başka bir hastalık veya durum da mevcut değilse, bu hastalarda genellikle normal bulunur. Veterineriniz kan taurin düzeylerinin değerlendirilmesi için kan örneğini laboratuvara gönderecektir; düşük seviyeler bir eksikliğin teyidi olacaktır.

🔸Kalp hastalığı varsa, hastalığın ciddiyetini teşhis etmek ve değerlendirmek için göğüs röntgeni, elektrokardiyogram (EKG) ve diğer tanı önlemleri alınacaktır. Gözün retinası taurin konsantrasyonunda yüksek olduğundan, retina hasarı, kronik olarak düşük taurine sahip kedilerde yaygın bir bulgudur. Bu nedenle veterineriniz ayrıca herhangi bir retina hasarı olup olmadığını anlamak için ayrıntılı bir göz muayenesi yapacaktır.


4-) TAURİN ÖNEMİ

🔸Kedilerde taurin eksikliği ve önemi
Taurin eksikliğini giderebilmek için hayvansal proteinlerden üretilmiş iyi kalite kedi maması kullanmak gerekir. Eğer bu yapılamıyorsa mutlaka dışarıdan taurin takviyesi yapılması zorunludur. 

🔸Her ne kadar iyi kalite mama ile beslenen bir kedinin taurin takviyesine pek ihtiyacı olmasa da bazı DCM’li veya retinal dejenerasyonlu hastaların ekstra taurin takviyelerine ihtiyaç duyması normaldir. Ancak her zaman olduğu gibi bu konudaki kararı veteriner hekiminizle birlikte almanızı önemle tavsiye ederiz.

NEDEN KEDİNİZE TAURİN VERİLMELİ
 
🔸Normal mamalar islendigi için diyetteki taurin seviyelerini etkileyebilirken, artan diyet lifi emilimini azaltabilir. Yüksek kaliteli hayvansal protein içeren kedi mamaları, normal ve sağlıklı bir kedi için yeterli düzeyde taurin sağlayacaktır. Köpek maması, bir kedinin normal gereksinimlerini karşılamak için yeterli taurin içermez. Bu yüzden lütfen kedilerinizi sadece köpek maması verip beslemeyin .

🔸Bazı kedi mamalarına, özellikle büyüme ve gelişme veya kalp hastalığı gibi özel ihtiyaçlar için formüle edilmiş diyetlere ek taurin eklenebilir. Takviye, kedide aşırı diyet taurin ile ilgili herhangi bir sorun bildirilmediği için nispeten güvenlidir.

9 Haziran 2021 Çarşamba

KÖPEKLERDE TVT HASTALIĞININ TEŞHİS VE TEDAVİSİ

                 TVT TÜMÖRÜ

1. TVT TÜMÖRÜ NEDİR

🔸Transmissible veneral tümör veya kısacası TVT hastalığı olarak isimlendirilen Bu tümör dünyanın daha çok kalabalık şehirlerinde ve  ılıman iklimlerin de daha çok seksüel aktivitenin yoğun olduğu yaşlardaki köpeklerde gözlenmiştir. TVT, dişi ya da erkek köpeklerde çiftleşme ya da direkt temas yoluyla bulaşan ve genellikle genital organlara yerleşen bir tümördür. TVT, bilinen temas yoluyla bulaşan tek tümördür.


2.TVT TÜMÖRÜ NASIL BULAŞIR

🔸 Bu tümörler  her iki cinsiyetten cinsel yolla veya direkt temas yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Bu tümörün en riskli yanı temas yoluyla bulaşmasıdır. Çiftleşme sırasında erkek köpekten dişi köpeğe, veya dişi köpekten erkek köpeğe bulaşabilir. Özellikle bu tümör genital ( Dişi köpeklerde, vajinal bölgesi, erkek köpeklerde, penis bölgesi ) organlara yerleşmektedir. İlk zamanlarda küçük olan tümör zamanla büyümektedir.
Bu tip tümörler, başıboş, gezici köpeklerde ve barınaklarda yaşayanlarda çok yaygındır.

🔸TVT şu kişiler tarafından aktarılır:

🔹cinsel temas ile bulaşabilir,
🔹Yalama, koklama, kaşıma veya ısırma gibi enfekte tümörle doğrudan temas sonucu bulaşabilir,
🔹doğum ile yavruya bulaşabilir ,
🔹Anneden yavrulara yalama yoluyla bulaşabilir.

2.KLİNİK BELİRTİLERİ

🔸Bu hastalığın ana semptomu, genellikle her iki cinsiyetin cinsel organlarında, ayrıca köpeğin yalanmasi sonucu  burun ve ağız boşluklarında bulunan tümörlerin varlığıdır. Tümör yayılması nadir olmakla birlikte, genital bir tümör olmadan da ortaya çıkabilir. TVT tümörün görülebileceği diğer bölgeler şunları içerebilir:

🔹Ağız 🔹Anüs🔹cilt🔹Lenf düğümleri
🔹farinks🔹bademcikler🔹Gözler
🔹Karaciğer🔹Kaslar🔹Böbrek🔹Dalak🔹Beyin

🔸Tümörler küçük papüller veya nodüller olarak görünebilir ve zamanla karnabahar benzeri, çok nodüler veya çok loblu bir görünüme karşımıza çıkabilir. Çapları 5 mm ile 15 cm arasında değişebilir ve genellikle sağlamdırlar. Tümörler sıklıkla ülserleşir, iltihaplanır ve kolayca kanar. TVT tümörleri ile  ilişkili olarak;

🔹Dişi köpeklerde, vajinal bölgelerden kanlı akıntı
🔹Erkek köpeklerde, penisten kanlı akıntı meydana gelir.


3. TANI

🔸Konağın kendi hücrelerinden gelişen diğer tümörlerin aksine, TVT klonal kökenlidir ve esasen canlı kanser hücrelerinin bir köpekten diğerine naklidir. Orijinal hücre bir histiyosit, bir tür beyaz kan hücresi olabilirken, TVT hücreleri, ev sahibi köpekten gelmeyen farklı sayıda kromozoma sahiptir.  

🔸TVT hastalığı genellikle görünümüyle fark edilse de, kesin tanı için patoloji laboratuvarına numune gönderilmesi gerekmektedir.

🔸Aynı semptomların çoğuna neden olabilecek parazitlerin varlığını ekarte edebilen tam kan sayımı ve serum analizini içeren kan testleri ile birlikte bir idrar tahlili yapılır.

🔸 Ayrıca etkilenebilecek organlara işaret edebilecek anormallikleri de ortaya çıkarabilir. Doku örnekleri ince bir iğne aspirasyonu, cerrahi eksizyon veya punch biyopsi ile toplanabilir ve köpeğinizin sahip olduğu tümörün yapısını ve türünü keşfetmek için analiz edilir. Bu tümör, bu özel kanser tipini teşhis etmeye yardımcı olabilecek karakteristik bir görünüme sahiptir.  

🔸İç organların etkilenebileceğinden şüpheleniliyorsa, iç kitleleri ve organ hasarını ortaya çıkarmak için röntgen ve ultrason gibi görüntüleme teknikleri kullanılabilir.

4. TEDAVİ

🔸Tedavi olarak kemoterapi, radyoterapi, cerrahi yöntemler ve pasif immünite yöntemi kullanılmaktadır.

🔸Bazı köpeklerde tümörler, tümörün kendiliğinden gerilemesi ile sonuçlanabilecek bir immünolojik yanıtı tetikleyebilir. TVT tümörleri hızla büyür, ardından gerileme meydana gelmeden önce belirli bir boyutta kalır, bundan sonra köpeğiniz TVT hücrelerinin gelecekteki bir implantasyonuna karşı dirençli olabilir.

🔸Bağışıklık sistemleri gerektiği gibi yanıt veremeyen köpeklerde TVT  tümörleri büyümeye ve diğer bölgelere yayılmaya devam edecek. Küçük veya lokalize tümörlerin cerrahi eksizyonu etkili olabilir, ancak dış genital organlar etkilendiğinde en iyi seçenek olmayabilir ve ayrıca kontamine olmuş aletler ve eldivenlerden cerrahi yaralara tümör implantasyonu riski taşır. Ayrıca başarılı tümör çıkarılmasında bile 5. ve 6. aydan sonra nüksün meydana geldiği görülmektedir. Çoğu zaman, ameliyat ile birlikte diğer tedaviler ( kemoterapi ,ilaç ) birlikte yürütüldüğün de başarı elde edilmektedirler.

🔸Radyasyon tedavisi etkili olmuştur, ancak kemoterapi bu tümörleri tedavi etmenin en iyi yolu olmaya devam etmektedir. 4 ila 6 hafta boyunca çeşitli kemoterapi ilaçları uygulanabilir ve tam remisyona neden olabilir. 

🔸Başka bir deneysel yöntem, biyoterapi veya biyolojik yanıt değiştiricilerin kullanılmasıdır. Bunlar, tümörü veya çevresini doğrudan etkileyerek tümörün konakçı ile ilişkisini değiştiren antijen aşıları, büyüme faktörleri veya immünomodülatörlerdir. Bu yöntem sonucunda da başarılar elde edilmektedir.

⛑️ Kullanılan en yaygın kemoterapi ajanları vinkristin , vinblastin ve doksorubisindir . Kemoterapi işe yaramazsa radyoterapi gerekebilir.

5. TEDAVİ SONRASI BAKIM

🔸Herhangi bir ameliyattan sonra, yaraları izlemeniz ve bandajları değiştirmeniz ve ayrıca ameliyat sonrası ilaçları vermeniz gerekebilir. Ameliyat yerinde şişme veya kanama olup olmadığına dikkat edin ve bunları veterinerinize bildirin. Köpeğinizi planlanmış haftalık tedaviler için almanız gerekebilir. 

6. İYİLEŞME

🔸Bazı TVT tümörleri tedavi olmaksızın kendiliğinden gerileyebilir. Tedavi gerektiren tümörler, doğru tedavilerle %90 oranında tam remisyon şansına sahiptir. Ancak TVT tümörlerinin nüksetmesi meydana gelebilir, ancak  radyasyon veya kemoterapi kullanımı birlikte tam kapsamlı tedavi yapılması sonucu TVT tümörünün nüksetmesi çok daha az olasıdır.

🔸 Tümörler iç organlara ( Karaciğer, böbrek, dalak gibi ) yayılmışsa, olayın daha ciddi ve tehlikeli bir boyutta olduğunu unutmayip iyileşmeyi tehlikeye atabilecek başka komplikasyonlar oluşacaktır. Köpeğinizde bu durumda ise  veteriner hekiminiz ile köpeğinizin özel durumuna göre iyileşme şansı için yollar üretmelisiniz.

7. KORUMA

🔸TVT, tümörlerle cinsel veya doğrudan temas yoluyla yayılır. Köpeğinizin veya temas edebileceği diğer köpeklerin sağlık durumunu bilmiyorsanız bu hastalığı önlemek zor olabilir.

 🔸Köpeğinizin TVT'si olduğunu biliyorsanız, yalama, ısırma, ovma veya çiftleşme dahil olmak üzere diğer köpeklerle herhangi bir fiziksel temas kurmasını önleyin. Canlı hücrelerin diğer köpeklere de yayılmasını önlemek için köpeğinizle temas ettikten sonra kendi ellerinizi yıkadığınızdan emin olun.

🔸TVT’yi önlemek için, öncelikle köpek sahiplerinin bazı önlemleri alması gerekmektedir. Bu önlemler arasında en kalıcı çözüm köpeğinizi kısırlaştırmak olacaktır. Kısırlaştırma işlemi ile köpeğinizin bu hastalık kapma olasılığı azalacaktir.

🔸Köpeğinize TVT teşhisi konduysa, büyük ihtimalle başka bir köpekten kapılmıştır. Köpeğiniz tedavi edilene ve veteriner hekiminiz tedavinin tümörü başarıyla ortadan kaldırdığını belirleyene kadar, diğer köpeklerle temastan kaçınılmalıdır. 

🔸Bunların yanında TVT tümörleri rahatsız edici, ülserli ve kanamalı görünüme sahiptirler. Evcil hayvanınız bir TVT tümörü geliştiyse, hem hastalığın diğer köpeklere bulaşmasını hem de metastaz riskini önlemek için mümkün oldukça  köpeğinizin hijyeni konusunda titiz davranmanız gerekmektedir.

🔸Ayrıca hayvanların başıboş olduğu yerlerde de çok sık rastlanmakta olduğundan köpeğiniz başı boş bırakmayın.
 
⛑️ Köpeğinizin sağlığı için bazı önlemlerin önceden alınıp gerekli tedavilerin uygulanması köpeğin sağlığı için yararlı olacaktır.

1 SORU - 1CEVAP

 SORU: Merhaba, tatilden yeni döndüm ve köpeğime TVT teşhisi kondu. Köpeğim kız kardeşi dışında başka köpeklerle çiftleşmedi veya etkileşime girmedi, bu yüzden bunun nasıl olduğu konusunda kafam karıştı. Şimdi, kız kardeşinde de olacağından ayrıca kız kardeşine de bulaşacagindan endişeleniyorum. Veteriner hekimim kız kardeşinin alma ihtimalinin çok düşük olduğunu söyledi ama ikna olmadım. Diğer köpeklerle hiç etkileşime girmemiş olsaydı, TVT'yi nasıl almış olabileceğine dair herhangi bir bilginiz varsa lütfen bana bildirin. Şimdi kız kardeşi için endişeleniyorum.


⛑️ CEVAP: İlk varsayım, bu tümörün çiftleşme yoluyla bulaşabileceği olsa da, köpeklerin ağız ve burun boşluklarının bu tümörden etkilenmesi de mümkündür, bu nedenle koklama ve yalama gibi sosyal davranışlar da tümörü karşı tarafa bulaştırabileceğinizi unutmamak gerekir. Bu tümörler kendiliğinden düzelebilir, ancak normalde kemoterapi gereklidir. 

7 Haziran 2021 Pazartesi

HAYVANLARDA ŞAP HASTALIĞI

Şap Hastalığı Nedir
🔸Şap hastalığı, evcil veya yabani tüm çift tırnaklı hayvanlarda görülebilen, kronik durumlarda zayıf ve yavru hayvanlarda ölüme sebebiyet veren, genellikle et, süt ve iş gücü kaybına sebep olan viral bir hastalıktır. Hastalığın mortalitesi düşük olmasına karşın yüksek morbiditeye sahiptir. Bunun anlamı, öldürücü olmamakla birlikte sürü içerisinde veya bölgede hızla yayilir anlamı taşır.
🔸Her ne kadar zoonoz kabul edilse de insanlara bulaşma yok denecek kadar azdır.
 Halk arasında tabak veya dabak olarak adlandırılır. 

 Şap Hastalığının Epidemiyolojisi ve Bulaşması
🔸Şap hastalığı virüsü, picorna virüsler grubu içinde Aphtovirus alt grubunda olup,  virüsün bilinen (A, O, C, Sat 1, Sat 2, Sat 3 ve Asia 1) isimlerinde 7 adet serotiplerinin yanında, yaklaşık 64 farklı alt tipi mevcuttur.
🔸Türkiye'de en çok görülen serotipler A, O ve Asia-1 serotipleridir. 
🔸Şap virüsü, enfekte hayvanlarla doğrudan temas yoluyla veya enfekte hayvanlardan salgı veya salgılarla (meni ve süt dahil) dolaylı temas yoluyla veya mekanik vektörler (insanlar, atlar, köpekler, kediler, kuşlar, araçlar) veya kara veya hava yoluyla bulaşır.
🔸Virüs, klinik belirtiler gelişmeden önce süt ineklerinde süte bulaşır, bu nedenle virüsün çiftlikten çiftliğe ve inekten buzağıya çiğ süt yoluyla yayılma olasılığı vardır. 
🔸Virüs pastörizasyondan kurtulabilir (yüksek sıcaklık kısa süreli, ultra yüksek sıcaklık, laboratuvar pastörizasyonu); sütün lipid bileşeni, ısıtma sırasında virüsü korur. 
🔸Şap virüsü saman ve saman yataklarında 20 haftaya kadar, kuru maddede üzerinde yazın 14 güne kadar,  kışın 6 aya kadar, idrarda 39 güne kadar ve toprakta 3 gün yaşayabilir.

 Şap Hastalığının Patogenezi
🔸 Etken vücuda alındığı bölgede primer aft denilen ilk lezyonları oluşturur. Daha sonra çok katlı epitelin stratum spinosum hücrelerine yerleşir ve burada ürer. Ürediği hücrelerde öncelikle hidropik dejenerasyon başlar ve zamanla hücreler ölerek içi sıvı dolu veziküller oluşmaya başlar. Stratum basale katmanı sağlam olduğu için lezyonlarda kanama görülmez.
🔸 Lezyonlar sıklıkla dil, ağız boşluğu mukozası, gingiva (dişeti), yanak mukozası, tırnak arası ve meme dokusunda görülür.
🔸Ağızda oluşan kesecikler dil hareketleri ve çeşitli nedenlerle patlar buna bağlı olarak ağız içi bölgesinde kızarıklık, Yem yememe, Ağızdan salya akması, dilin soyulması, dilin dışarı çıkması görülür. 🔸Bazen yakın veziküller birleşerek bulla adını alır ve daha büyük hale gelirler. 🔸Taşıyıcı durumdaki sığırlarda 3.5 yıla, koyunlarda 9 aya ve mandalarda 4 yıla kadar yaşayabilirler.
 Etken kuluçka dönemini (sığırlarda min. 2-7, Koyunlarda 1-6 gün) bitirdikten sonra; 

🔹Yüksek ateş (40-41 °C)
🔹 Durgunluk, iştahsızlık,
🔹 Süt verimi kaybı,
🔹 Sürüden geri kalma. 
🔹Ağız , ayak ve tırnak arası bölgesinde veziküller görülebilir Tırnak arasında oluşan yaralar, kızarıklık, apse ve ilerleyen dönemlerde tırnak düşmesi görülebilir. 🔹Dilde soyulmalar başlar,
 Meme yangıları sebebiyle
🔹 Hayvan buzağının emmesine dahi izin vermez, 
🔹Ağrı çeker, 
🔹Sağımı reddeder,
 🔹Süt verimi düşer,
 🔹İlerleyen dönemlerde mastitis görülebilir.
 🔸Koyun ve keçilerde klinik belirtileri büyük ölçüde belirsiz olabilir. Bununla birlikte, topallık genellikle koyun ve keçilerde gözlenen Şap enfeksiyonunun ilk klinik belirtisidir. 
 🔸Buzağı, kuzu ve oğlaklar da hastalık belirtileri tam olarak görülmeden ani ölümlere rastlanabilir. Bunun sebebi etkenin doğrudan myokard hücrelerine yerleşerek perakut/akut myocarditis'e neden olmasıdır.
Şap Hastalığının Tedavisi, Kontrolü ve Önlenmesi

🔸Normalde hastalığın bulunmadığı bölgelerde, hastalığın kontrolü tipik olarak tüm hayvanların enfekte olmuş tesislerde itlaf edilmesiyle denenir ve virüsün yayılma riskini azaltmak için hayvan hareket kontrolleri uygulanır. 
 🔸Hem normal olarak Şap hastalığı olmayan bölgelerde hem de endemik bölgelerde, hastalığın yayılmasını sınırlamak için salgınlar çevresinde aşılama kullanılabilir. 

Enfekte Hyavanların Tedavisi 

 🔸Enfekte hayvanlar için tedavi yok.Ağız ve ayakların sodyum bikarbonat (yemek sodası) solüsyonu ya da sirkeli suyla silinmesi yararlı olabilir.
Korunma tedbirleri
 🔹Mümkün olduğunda dezenfekte olmadan ahırlara girilmemelidir. Ahırlar hafif asitli veya alkali bir dezenfektan ve fümigasyon ile temizlenmelidir. 🔹Hayvanların devamlı bağlı kaldığı ahırların yanında yeni alınan hayvanların bağlanacağı ayrı bir bölüm inşa edilmelidir. 🔹Bakıcıların ahıra girerken özel elbise ve çizme giymeleri sağlanmalı ve başkalarının ahıra girmelerine izin verilmemelidir. 
 🔹Bakıcıların veya hayvanların ahıra giriş-çıkışta üzerine basacakları dezenfektanlı paspasların kapı önlerinde bulunması gerekmektedir. 
 🔹Sağımlardan önce ellerin, memelerin ve sağım ekipmanlarının her seferinde dezenfeksiyonuna titizlikle dikkat edilmelidir. 
 🔹Hayvanlar sistemli olarak şap hastalığına karşı koruyucu olarak aşılatılmalıdır. Bölgeye yeni getirilen hayvanların hastalığı taşıyıp taşımadığı takip edilmelidir. 
 🔹Aşısız hayvanlar ahıra sokulmamalıdır. 
🔹Hastalıktan şüpheli hayvanlar hemen ayrı bir ahıra alınmalıdır. 
 🔹Hasta hayvanla ilgilenen bakıcı diğer ahırlara girmemeli, giydiği elbise ve çizmeler o ahırda kalmalıdır. 
 🔹Hasta hayvanın bulunduğu ahırdan çıkarılan artık yem ve altlıklar derhal yakılmalıdır. 
 🔹Hayvanların ve hayvansal ürünlerin ticaret ve hareket kısıtlamlar getirilmelidir. 🔸Normalde Şap hastalığının bulunmadığı ülkelerde, enfekte hayvanların ve enfeksiyon kapma riski yüksek olanların itlaf etme işlemi yapılır. 
🔸Toplu itlaf yapıldığında, enfekte olmuş karkasları yakma, gömme veya enfekte olmuş tesislerde veya yakınında işleme yoluyla imha edilmelidir. Virüsün mekanik olarak yayılmasını önlemek için kemirgenler önlenmeli veya öldürülmelidir. 🔸İhbari mecburi bir hastalıktır. Görülmesi durumunda Tarım ve Orman Bakanlığının Hayvan Sağlık Şube Müdürlüklerine haber verilmesi gereklidir. 

Kaynak: 
1-Şap Enstitüsü (Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığı yayınları) 
2-KKGM (Şap Hastalığı Mücadele)

6 Haziran 2021 Pazar

KEDİNİZİN MAMASINI SEÇERKEN DİKKAT ETMENİZ GEREKEN HERŞEY

KEDİNİZİN MAMASINI SEÇERKEN DİKKAT ETMENİZ GEREKEN HERŞEY

🔸Kedinizi beslemek, kedinizi sağlıklı, mutlu ve aktif tutmanın en önemli yollarından biridir. Kediniz için mama seçmek kulağa basit gelebilir ancak yüzlerce mama seçeneğiyle karşı karşıya kaldığınızda, hangi kedi mamasının kediniz için doğru mama olduğunu bilmek gibi, kedi mamasını nasıl seçeceğinizi öğrenmek de sandığınız kadar kolay değil.
 
🔸 Evcil hayvan maması satan bir mağazaya girdiğinizde, doğru kedi mamasını seçme konusunda kafanızı karıştıran çok sayıda kedi maması markasıyla karşılaşacaksınız. Rafta onlarca marka gördüğünüzde, hangi kedi mamasını alacağınız konusunda endişeye kapılabilirsiniz.
Endişelenme  hemen . Okumaya devam et, senin için senin kafanı hiç karıştırmadan sakin sakin anlatacağım.

🔸Markaların hazırladığı kedi mamasını yada evde kedi maması hazırlarken dikkat edilmesi gerekenlerden bazı hususları genel anlamıyla  buraya topladim 😊

🔸Bir hekim ve bir kedi sahibi olarak kedimize sağlıklı olan her şeyi vermek istediğimiz bir gerçektir. Onu her zaman sağlıklı görmek isteriz. Ama onun hayatını sağlıklı ve enfeksiyonlardan arındırmanın en iyi yollarından birinin sağlıklı beslenmek olduğunu biliyorsunuz, ancak en iyi kedi mamasının hangisi olduğunda pek emin degilsiniz. Bu nedenle, kedimize en iyisini vermek için bazı tüyoları öğrenmek sizinde hakkınız.
Kedi mamasi alırken bazı kriterlere göre almanız gerekmektedir ,nedir bu kriterler;

1. Kedinizin Yaşam evresini Düşünerek ve Beslenme ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak mama seçin 

🔸Kedi maması seçerken dikkat edilmesi gerekenler söz konusu olduğunda , içinde bulunan besin maddelerinin sayısı için mamanın etiketini de kontrol etmelisiniz. Bu kedi mamasının kedinin büyümesi, üremesi ve bakımı için eksiksiz ve dengeli olduğunun anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Kedinizin yaşam evresine tamamen uygun bir kedi maması seçtiğinizden emin olun.

🔸Kediler için en iyi mamayı seçme işinin bir kısmı da en iyi kedi maması bileşenlerinin neler olduğunu bilmektir . Temel bilgilerle başlayalım; proteinler, amino asitler, vitaminler ve mineraller ve karbonhidratlar.  

1.1. Proteinler

🔸Kediler zorunlu etoburlardır. Yani kediler et yiyicilerdir ve sağlıklı olmaları için et yemeleri zorunludur. Taurin ve araşidonik asit gibi bazı vitamin ve mineraller yalnızca et kaynaklarında bulunur. Kedilerin en az %35-45 protein ve yaklaşık %15-20 yağdan oluşan bir diyete ihtiyacı vardır.

🔸Seçtiğiniz gıdadaki protein, önce ve isimle listelenmelidir. " Sığır eti " veya " tavuk " veya " somon " gibi adlandırılmış et yazıyorsa, bu iyi bir kalite göstergesidir. 

🔸Seçtiğiniz gıdada " Et yan ürünleri " veya " kümes hayvanları " listeleniyorsa , bir hayvanın arzu edilenden daha az parçalarının gıdaya eklendiğini bilmeniz ve çok kaliteli olmadığını bilmenizi isterim.

⛑️ Hekimden ipucu 
 
 🔸Kedinizde gıda alerjisi belirtileri görürseniz, alerjiyi anlamak için ilk adım olarak mamalarındaki ana protein kaynağını değiştirmeyi deneyin. Büyük ihtimal ile alerjisi giderilmiş olacaktır.


1.2. Amino Asitler ve Yağ Asitleri

🔸Amino Asitler, proteinlerin yapı taşlarıni oluşturmaktadırlar. İki yaygın olanı, kedilerin kas, kemik, kan, organ, deri ve tüy oluşturmasına ve korumasına yardımcı olan Lösin ve Lizin'dir. Daha genç kediler, daha yüksek protein seviyelerinde mamalar verileceğini unutmayalım .

🔸Taurin, arginin ve araşidonik asit de kedi mamasında önemlidir. Yemeğinizin içinde yüksek kaliteli et varsa, bu iki bileşen hayvansal proteinin bir parçası olduğu için yemekte olmalıdır. 



1.3. Vitaminler ve Mineraller

🔸Yiyecekleriniz vitamin, mineral ve amino asit dengesine sahip olmalıdır. Kedinizin maması şunları içermelidir:


🔹A vitamini

🔹B vitamini

🔹C vitamini

🔹Folik asit

🔹B12

🔹Kalsiyum

🔹fosfor

🔹Demir

🔹Magnezyum

🔹Sodyum

🔹Çinko

⛑️ Listelenen vitaminler ve mineraller sağlıklı eklemlerin, kemiklerin ve dişlerin yapı taşlarıdır. Dengeli bir diyet, kedinizin diyetine takviye eklemeniz gerekmediği anlamına gelir. Bir kediye takviye ilaçlar vermeden önce daima veterinerinize danışmalısınız.
(Vitaminler ve minerallerin ne işe yaradığını nelere faydası olduğunu daha önceki yazılarımdan öğrenebilirsiniz )

1.4. KARBONHİDRATLAR
 
🔸Karbonhidratlar kötü bir isim alırlar çünkü fazla tüketilirlerse yağ olarak kalma eğilimi gösterirler. Karbonhidratlar aktif kedi yavruları için proteinler kadar önemlidir.

Yiyeceklerdeki iyi karbonhidratlar şunları içerir:


🔹Pirinç

🔹Yulaf

🔹Patates

🔸Kuru mama tanesinin, ıslak veya dondurularak kurutulmuş veya taze gıdalardan daha fazla karbonhidrat içerme eğiliminde olduğunu belirtmekte fayda var. 
 
⛑️ Porsiyon başına karbonhidrat miktarını görmek için daima etiketi kontrol edin.

⛑️ Hekimden ipuçları
 
 🔸Etiketin, gıdanın hayvan gıdalarında dengeli beslenmeye ilişkin yönetim organı olan AAFCO tarafından belirtilen gereksinimleri karşıladığını belirttiğinden emin olun .

2.Aşırı Kilolu Kediler İçin Ne Yapmalıyız 

🔸Bununla birlikte, kediniz gerçekten aşırı kiloluysa, daha düşük kalorili veya kilo yönetimi formülüne geçmeyi düşünün, böylece onlara porsiyon başına daha az kalori verirsiniz, ancak yine de gerekli besinleri alırlar. Onları daha az yağlı yiyeceklerle beslemek, yetersiz beslenen bir kediye neden olabilir. Bunu sakın unutmayın .

🔸Peki, kedinizin şişman olup olmadığını nasıl anlarsınız? Gövdesini tuttuğunuzda kaburgalarını hissedebilmelisiniz. Kediler için doğru vücut yağı miktarını belirlemek için 5 veya 9 puanlık bir ölçek kullanan bir Vücut Kondisyon Skoru (BCS) vardır. Resimdeki görsele bakarak .
BCS 1: Çok zayıf - kaburgalar, omurga ve pelvis kemikleri görünür, karın ciddi şekilde sıkışmış ve görünür yağ yok. 

BCS 5: Tam doğru - kaburgaları hafifçe görünen ve minimal karın yastığı olan iyi orantılı bir kedi. 


BCS 9: KONK! - Kaburgalar görünmüyor, bel görünmüyor ve sırt, yüz ve uzuvlarda aşırı yağ var.


⛑️Kedi mamalarında bulunan içeriklerden bahsederken, herzaman güvenilir bir markanın ürettiği mamaları seçin. Seçtiğiniz kedi mamasının, kedinizin sağlığı için gerekli tüm temel besin maddelerine ve diğer bileşenlere sahip olduğunu lütfen kontrol ederek alın.

⛑️Ayrıca kedi maması seçerken nelere dikkat etmenizi kontrol ederken belirli yiyeceklerden ve sebzelerin ( soğan, sarmısak, pırasa gibi ) olmamasına dikkat edin.
(Hayvanlarımız için zehirli sebzele yazimi okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz)

3. Kedinizin Yaşına Göre Kedi Mamasını Seçmelisiniz.

🔸Kedilerin farklı yaşlarda farklı besin değerlerine ihtiyaç duyduğunu asla unutmamalıyız. Bu nedenle, kedinizin yaşına göre mamasini seçmeliyiz.
🔸Yavru kediler yetişkin kedilere göre daha yüksek proteine ihtiyaç duymaktadirlar, benzer şekilde daha olgun kediler yetişkinlere göre daha düşük proteine ihtiyaç duyar. Yiyecekleri, 0-1 yaş arası, 1-7 yaş arası, 7- üstü yaş gruplarına göre sınıflandırılır. Sizde kedinizin hangi grupta olduğunu hesapliyarak ona göre mamasini alabilirsiniz.

🔸Yavru kedilerin büyümelerini destekleyen ve sığır, kuzu, hindi, tavuk veya ton balığı gibi tek kaynaklı protein içermesi gereken yiyeceklere ihtiyacı vardır. Protein, yağ ve folik asit içeriği yüksek olmalıdır.
Yetişkin kediler protein ve yağ oranı düşük gıdalarla beslenmesi daha iyi sonuç verir, böylece aşırı kilo almazlar. 
Yaşlı kedilerin bağışıklık sistemlerini güçlendirmek için mamalarinda  iyi miktarda vitamin, mineral ve besin maddesine sahip olduklarından emin olun. yaşlı kedilerin böbrek hastalığından kaçınmasına yardımcı olmak için böbrekler üzerindeki stresi azaltmak üzere geliştirilmiş özel beslenme amaçlı mamaların olduğunu unutmayın.

🔸Ayrica kedi maması seçerken;

🔹Sütten kesme,
🔹Hamilelik için hamile kedi mamaları,  
🔹Üst düzey kedi mamaları,
🔹Bazı hastalıklar için özel beslenme amaçlı mamalar, gibi çeşitli aşamalarda mamalar olduğunu da unutmayın.
 
⛑️ Hekimden ipuçları
 
  🔸Yavru kediden yetişkine veya yetişkinden yaşlıya geçerken, yeni yaşa uygun yiyecekleri birden verdiğinizde kediniz kusmaya baslayabilir, tadını sevmeyebilir ve hiç yemeyeblir bunu önüne geçmek için mamayı ilk mamasını azar azar koyarak , bir haftadan fazla bir süre içinde vermek önemlidir , Bu şekilde kedinizin halınızın yada orada burada her yere kusmasını önlemi olursunuz.

4. Kedim İçin Konserve veya Kuru Kedi Mamalardan Hangisi Daha İyi ?

🔸Kedi maması söz konusu olduğunda, konserve veya kuru mama kedi maması seçerken de bazı dikkat etmemiz gereken durumlar vardır .
🔸Bazılarımız konserve mamanın kuru mamaya göre  daha sağlıklı olduğunu söyler, bazılarımız kuru mamanın daha sağlıklı olduğunu ve bazılarımız da her ikisinin eşit öneme sahip olduğunu söylemektedirler.İcerigi hangisinin daha zengin daha sağlıklı ise o ürünler her zaman daha iyidir.
 
⛑️Hekimden ipuçları
 
 🔸Kedi maması seçmeniz gerektiğinde, konserve mamaların yüksek nem (en az %75)  içerir ve kediler buna bayılır.
 
⛑️ Kuru mamanin beslenme analizi, ıslak mamanın beslenme analizinden farklıdır. Neden mi ? Çünkü yaş mamadaki su içeriği analizi çarpıtır. Her birinin besin değerini sağlam bir şekilde anlamak için her birinin üzerindeki etiketleri okuyun .


5. Kedi Maması Seçerken Nelerden Kaçınmalisiniz

🔸Kediler için hangi yiyeceğin iyi veya kötü olduğunu bilmeyen kedi sahipleri, genellikle evlerinde  sağlıksız bir kedi beslemektedirler. Hatta bazıları insan gıdalarının kedilere de verilebileceğini düşünüyor. Bu yanlış bir düşünce, kedilerin metabolizmaları bizim metabolizmamiz gibi olmadığı için kendimiz için yaptığımiz besinleri kedimize kopegimize sürekli vermemiz ilerki dönemlerde ciddi sorunlara neden olacaktır. Bu nedenle yanlış mama ve insan yemekleri vermek hafif bir sindirim sorununa veya ciddi hastalığa, hatta bazı durumlarda ölüme neden olabileceğinden bu yüzden herkes kendi mamasının yemesini tavsiye ediyorum 🤭

🔸Şimdi kedinizin sağlığıyla gerçekten ilgileniyorsanız, kedi maması seçerken her zaman kaçınmanız gereken yiyeceklere bakacak olursak ;

5.1. Soğan ve Sarımsak

🔸Soğan ve sarımsak,  Allium ailesinin üyeleri olan sebzelerdir. Bunlar N-propil disülfür içeriyor. Bu bileşik kırmızı kan hücrelerinin yırtılmasına ve normalden daha hızlı dolaşımdan atılmasına neden olabilir. Bu durum, hemoliz, anemi ve kırmızı veya kahverengi idrarla sonuçlanır. 
 
⛑️ Ağır vakalarda, anemi iç organ hasarına, organ yetmezliğine ve hatta ölüme yol açabilmektedir.

🔸Bu nedenle kediler için hatta köpekler içinde soğan ve sarımsak zehirlidir. Bu nedenle, kedinize herhangi bir paketlenmiş mama vermeden önce içindekileri görmelisiniz. Çiğ ve pişmiş soğan ve sarımsak bile kedilerin sağlığı için tehlike arz etmektedir.

5.2. Kemikler

🔸Kemikler, kıymık olabileceğinden ve kedinin boğazına takılabileceğinden ve hatta bağırsak yolunu tıkayabileceğinden kediler için tehlikelidir. Kusma ve ishale neden olan bağırsak rahatsızlığına yol açabilir. Bir kedinin sindirim sisteminde kemiklerin bir engel haline gelmesine asla izin vermeyin. Ayrıca kemikler yüksek basınçla çiğnendiğinde de diş kırıklarına neden olabilir.

5.3. Köpek maması

🔸Köpek mamasının kazara tüketilmesi herhangi bir sorun yaratmaz. Ancak düzenli olarak kedinize yedirirseniz, yetersiz beslenme ve kalp hastalığına neden olabilir. Kedi maması seçerken dikkat edilmesi gereken bir durumdur çünkü köpek maması kedinin ihtiyaçlarına göre üretilmez. Çoğu köpek maması, kedinin sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratabilecek bileşenlere sahiptir. Ayrıca yeterli miktarda protein ve yağ içermezler, bu nedenle kedinize bunu vermekten kaçının.

5.4. Şekerli Gıdalar

🔸Kedi maması seçimi söz konusu olduğunda , çok fazla şeker alımı kediler için iyi değildir. Kedilerde obezite ve şeker hastalığına neden olabilir. Şekerli yiyecekler de şeker hastalığına neden olabilir. Bu yiyecekler kedilere de bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır.

5.5. Çiğ Yumurta

🔸Kedilerin proteine ihtiyaclarinin olduğunu biliyoruz, ancak avidin (bir enzim) içeren çiğ yumurtalar B vitamini emilimini azaltabilir ve çeşitli deri ve tüy sorunlarına neden olmaktadırlar. Çiğ yumurtalar ayrıca salmonella ve diğer parazitlere yol açabilecek bakteriler yapılarına bulundurabilirler. 
⛑️ Kedinin sağlığı için iyidirler, ancak çok az miktarda ve ara sıra verdiğinizden emin olmak lazım.

5.6. Çikolata

🔸Ne yazık ki çoğu evcil hayvan sever, evcil hayvanlarına çikolata ikram etme alışkanlığına sahiptir. Çikolata, kediler için oldukça zehirli olan kafein, şeker ve teobromin içerir. Çikolata tüketimi bazı durumlarda kusmaya, ishale, kas titremelerine ve hatta kalp krizine neden olabilir. Bitter çikolata ve fırın çikolatası kediniz için ölümcül olabilir.

5.7. Çiğ balık

🔸Bir kediye çiğ balık ile  beslemek gastrointestinal bir soruna neden oluşturabilir. Çiğ balıkta bulunan tiaminaz, kediler için gerekli olan B vitamini miktarını azaltabilir. Kedilerde B vitamini eksikliği, çeşitli nörolojik problemlerin nedeni olabilir. Bazı durumlarda kedilerde de kasılmalar görülür.

5.8. Süt ve Diğer Süt Ürünleri

🔸Birden doğru mu okudum dediğinizi yok artık  dediğinizi duyar gibiyim Bir kedi yetişkinliğe ulaştığında, kedi laktoz intoleransı olur. Yani, yetişkin kedilerin sindirim sistemi, süt ürünlerini kolayca sindiremez hale gelir. Bu nedenle, süt ve diğer süt ürünlerinin yutulması mide rahatsızlığına, kusmaya ve ishale neden olabilir. Bu tür gıdaların çok sayıda alınması daha ciddi sağlık sorunlarına bile yol açabilmektedir.

5.9 Avakado
 
🔸 Kedilerde kusma ve ishale neden olabilir
 
5.10 Kuru üzüm veya üzüm 
 
🔸Kedilerde böbrek yetmezliğine neden olabilir
 
5.11 Ekmek Hamuru
 
🔸Kedilerde, kan dolaşım bozukluğuna,  nöbetlere ve solunum yetmezliğine neden olabilen CO2 ve etil alkol oluşturabilir.
 
5.12. Domates 
 
🔸Domateslerde bulunan solanin, mide-bağırsak rahatsızlığına, daha yavaş kalp atış hızına ve uyuşukluğa neden olabilir.


⛑️Hekimden sözler 

🔸Kedinizin sağlığına iyi gelmeyen hiçbir kedi maması ve ürünleri asla tercih etmeyin. Herhangi bir şüpheniz yada tavsiye almak istiyorsanız veteriner hekiminize  danışın. Umuyorum ki bu makaleden sonra  kedi maması seçerken göz önünde bulundurulmaniz gereken durumlar aklınızda kalarak markete gideceksiniz ve kedinize sağlıklı mamalar alacaksınız.

( Buraya kadar geldiyseniz teşekkür ederim 🙏 😊)

4 Haziran 2021 Cuma

HAYVANLARDA RAŞİTİZM HASTALIĞI

Raşitizm hastalığı 

🔸Yavru hayvanlarda tedavi edilmesi gereken, dikkate alınmaz ise yavruların  bir ömür boyu sağlığını etkileyebilecek bir sorundur.
🔸Raşitizm, D Vitamini, fosfor ve kalsiyum eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan,beslenme ve barınma ortamıyla doğrudan ilgili olup anne sütü yeterince almamış, dengesiz beslenen, sürekli kapalı güneş ışığı görmeyen yerlerde yaşayan yavru hayvanlarda görülen bir hastalıktır. 

Raşitizm Nedenleri

🔸Raşitizm hastalığı daha çok tamamen etle beslenen yavru hayvanlarda görülmektedir.
🔸Bu yavruların kemikleri çok kırılgandır ve kolayca kırılabilir. Yavrularda hafif topallık belirtileri gösterebilir, ancak bu belirti daha ciddi bir durumlara dönüşebilir ve zaman geçtikçe ayağa bile kalkmakta sorun yaşayan yavrular görebiliriz.
🔸Hamile bir kedinin vücudunda taurin eksikliği fetal iskeletin oluşumunun bozulmasına yol açar.
🔸Hamile bir kedinin beslenmesinde kalsiyum, magnezyum, fosfor ve vitamin A, D, E, C eksikliği.
🔸Yavru yetiştirmek için uygun olmayan bakım: güneş ışığı ve temiz hava eksikliği, aşırı veya yetersiz nem.

🔸Mineral maddelerin emilimini engelleyen kronik bağırsak hastalıkları
🔸Araştırmalar, yüksek miktarda kalsiyum içeren diyetle beslenen yavrularda raşitizm hastalığının oluşacağını belirlemiştir.
 Bu hastalık ile birlikte aynı anda muzdarip olabileceği diğer durumlar şunları içerir:

🔹osteokondroz

🔹Tutulan kıkırdaklı çekirdekler

🔹Yetersiz büyüme

🔸Bununla birlikte, bir köpeğin D Vitamini üretme yeteneğini etkileyen doğuştan gelen bozukluklar da neden olabilir.Bu duruma aşağıdakiler dahildir:

🔹Safra yolu atrezisi

🔹Ailesel raşitizm

🔸Araştırmalar, köpeklerde kalıtsal raşitizm geliştiğinde bunun tipik olarak D Vitamini eksikliginden olduğu tespit edilmiştir.

Klinik Bulgular ve Lezyonlar:

🔸Rasitizmli yavru hayvanlarda kemiklerde bozukluklar, buna bağlı olarak da hareketlerde dengesizlik gözlenebilir. Ayak ve bacaklarda yanlış pozisyonlar şekillenir. Ön bacaklar içe doğru döner ( x bacaklilik) arka ayaklar dışa doğru bükülür.

🔸Raşitizmlerin karakteristik lezyonları:

🔹kemik ağrısı
🔹sert yürüyüş
🔹metafiz bölgesinde şişme
🔹eğilmiş uzuvlar
🔹patolojik kırıklar

🔸Radyografik muayenede mineralize olmayan fizyal alan bozukluğu, İlerlemiş vakalarda asenkron kemik büyümesine bağlı açısal ekstremite deformitesi görülebilir.

🔸Tamamen et içeren diyetlerle beslenen hayvanlar çok şık rastlanildigini söylemiştik. 
🔸Yüksek sindirilebilir protein (ağırlık bazında >%50) ve yağ hızlı büyümeyi teşvik ve  hayvanlar için iyi beslenme ve tüylerinde iyi bir parlaklık oluştursa bile yavularda ilerki aşamalarda klinik belirti olarak hareket etme isteksizliği, posterior topallık ve ataksi şekillenmesi , yavru kediler genellikle pençelerin karakteristik sapması ile durur. İskelet hastalığı 5-14 hafta sonra giderek daha şiddetli hale gelir. Yavru kediler sessizleşir ve oynamaya isteksiz olurlar ; arka uzuvları oturma pozisyonu veya sternal yaslanma şeklini alir.
 🔸Normal aktivitelerde,  bir veya daha fazla kemiğikte kırıklar oluşması nedeniyle ani şiddetli topallık başlangıcına neden olabilir. 
🔸Topallık, büyüyen köpeklerde başlangıçtaki işlevsel bozukluktur ve hafif bir topallıktan yürüyememeye kadar değişebilir. Kemikler palpasyonda ağrılıdır ve uzun kemiklerin ve omurlarında katlanma kırıkları şekillenebilir.

🔸Aşırı miktarda kalsiyum içeren diyetlerle beslenen yavru hayvanlarda raşitizm benzeri belirtiler görülebileceğini daha öncede söylemiştim.
🔸Ruminantlarda ( örnek olarak koyun ve keçi diyebilirim) , aktif D vitamini eksikliği genellikle güneş ışığına maruz kalma eksikliğine ve daha az ölçüde beslenmede fosfor eksikliği sonucu görülebilmektedir. Koyunlarda, gen bozukluğu sonucu vitamin D'nin kullanilamamasina işkili sorunlar rapor edilmiştir.

Teşhis

🔸Klinik belirtilere dayalıdır ve radyografi ve serum biyokimya testleri ile desteklenir.

🔸Raşitizmle ilişkili tipik mikroskobik lezyonlar, hızlı büyüyen kemiklerde en belirgin olan bozulmuş endokondral ossifikasyondur. Büyüme plakaları genişler ve düzensizdir ve eklemler genişlemiş görünür. Spongiozanın trabekülleri daha incedir, enfarktüs ve kanamaya yatkındır. 

🔸Büyük kemiklerin ve eklemlerin radyografik muayenesi, raşitizm için en güvenilir tanı aracıdır. Raşitik kemiklerin radyoopasitesi karakteristik olarak normal kemiğe göre daha düşüktür. Büyüme plakaları genişlemiş ve düzensiz görünür.

🔸Plazma alkalin fosfataz aktivitesi yaygın olarak artar. Serum fosfor ve D vitamini konsantrasyonları, raşitizm birincil nedenine bağlı olarak değişebilir. Fosfor veya D vitamini eksiklikleri ile ilişkili durumlarda, bu bileşiklerin serumdaki konsantrasyonları normalin altındadır.

🔸Hipokalsemi ileri evrelerde görülür.

Tedavi

🔸Tedavide öncelikle yavrular doğru miktarlarda kalsiyum ve fosfor oranlarında tüketecegi bir beslenme olmalıdır. 
🔸Ayrıca  D vitamini eksikliği giderilmelidir.Yüksek düzeyde D vitamini İçeren besin gıdaları çok azdır ve bunlar aşağıdaki gibidir:

🔹Morina karaciğeri yağı
🔹sığır karaciğeri;
🔹süzme peynir;
🔹yumurta sarısı;
🔹ekşi krema;
🔹deniz balığı: uskumru, chum somon, ringa balığı, somon, sardalye, ton balığı.
🔹Yağlı balık - somon ve sardalya iyi bir kaynaktır
🔹D vitamini de bazı bitkilerde bulunur ve köpekler bu vitamini güneş ışığından alabilirler.
 🔸Patolojik kırıklar veya geri dönüşü olmayan bir hasar olmadığında prognoz iyidir, yavru hayvanlar tedavi ile iyleşebilir.

KEDİLERDE ENTROPİYUM

KEDİLERDE ENTROPİYUM  Entropiyum, göz kapağının bir bölümünün içe doğru (göz küresine doğru) döndüğü, ters olarak konumlandığı g...